7 Kasım 2021 Pazar

ARPA VE BUĞDAY'DA ERKEN EKİM RİSKİ

 ayarlamalıyız." dedi.


TÜ Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı olan Prof. Dr. Kaya, AA muhabirine, iklim değişikliğinin etkilerinin tarımsal üretimi doğrudan etkilediğini söyledi.

Son yıllardaki kuraklık ve kış sıcaklıklarının yüksek seyretmesi nedeniyle kışlık ürünlerin tohum ekiminin artık kasım ayında yapılmaya başlandığını anlatan Kaya, "Normalde ekim ayı, buğday ve kışlık ürünlerin ekiminin gerçekleştirildiği aydı. Zaten adı da ondan ekim ayı olmuştur ama günümüzde bu artık değişti, ürünlerin ekim ayı kasım ayı oldu." diye konuştu.

Kaya, buğday başta olmak üzere kışlık bitkilerde ekim döneminin kasım ayından önce yapılmasının verim kayıplarına yol açtığına dikkati çekti.

Küresel ısınmayla beraber son dönemlerde oldukça sıcak kışlar yaşandığının altını çizen Kaya, şöyle devam etti:

"Sıcak kışlarda bitki normal bahar gelmiş gibi hızlıca büyüyor. Böyle hızlı büyüyünce çok erken boy atmış oluyor, başaklanma ve kardeşlenme daha erkene geliyor ve son don hadiselerine bu şekilde yakalanıyor. Örneğin bir yıl önce buğdayda dönümde 150 kilogram verim aldık Trakya genelinde. Son dönemlerin en düşük verimiydi ancak iki yıl önce 700 kilogram verim aldık. Bu sene ise 600 kilogram verim aldık. Çiftçiler geçen yıl aldığı dersten artık ekimi kasım ayına çekti. Kışların sıcak geçmesi nedeniyle hastalıklara yakalanmamak için kışın son dönemlerinde görülen don olaylarından bitkiyi kaçırmak için ekime kasım ayı gelmeden başlanmaması lazım."

"Kışlık ekimleri kasım ayına doğru çekeceğiz"
Kaya, ürün ekiminin ileriye kaymasında yaz kuraklığının da etkili olduğunu, güz yağışlarının geç düşmesi nedeniyle toprağın tavının kasım ayı gelmeden oluşmadığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Artık yaz ayları da çok kurak geçiyor ve verimi çok etkiliyor. Yağışların zamanı da farklılaştı. Normalde mart ve nisan ayları bol yağışlı geçerdi, şimdi yağışlar nisan ayının sonunda başlıyor. Böyle olunca ayçiçeği ekiminin zamanı da değişiyor. Kuraklık olduğu için bitkilerin gelişimi tam anlamda sağlanamıyor, çıkışlarda sorun oluyor. Bunun yanında tam dane doldurma zamanı olan haziran ayları çok sıcak geçtiği için yazlık bitkilerden olan ayçiçeğinde yağ verimi düşüyor. Buğdayda daneler buharlaşmayla birlikte çok çabuk kuruyor, cılız kalıyor. Bu tür düzensizliklere ve iklim değişikliğinin bu etkilerine göre artık ekim dönemlerimizi ayarlamalıyız. Buğday için kasım ayı gelmeden ekime başlanmamalı, ayçiçeğinde mümkün mertebe ekimleri daha erkene çekeceğiz. Yazlık ekimleri erkene, kışlık ekimleri kasım ayına doğru çekeceğiz"

Sevgili hocamız ne güzel açıklama yapmış sizlerle paylaşmak istedim.Bu bir alıntı...

30 Ekim 2021 Cumartesi

YILLARCA ÜRETİCİYE TOPRAK PH SINI DÜŞÜRMEK İÇİN HA BİRE KAMYONLARCA KÜKÜRT ATTIRDILAR.



Ülkemiz toprakları alkali yapıdadır yani pH değeri yüksek topraklardır.
Bunun doğal neticesi olarak topraklarımızın kalitesi gittikçe düşmektedir.
Topraktaki bitki besin elementlerinin alınışı toprak pH sına bağlıdır.
Topraklarımız alkali duruma geçtikçe
Bitki Besin elementleri topraklarımızda bağlı kalmakta,
Bitkilerimiz tarafından alınamamaktadır
.Ayrıca Toprakların en önemli özelliği olan mikrobiyal aktivitede olumsuz olarak etkilenmektedir.
.
BU ÜLKEDE YILLARCA GRANÜR VEYA TOZ KÜKÜRTLER ÇOK YÜKSEK DOZLARDA TOPRAKLARA ATILDI.
Bir çok üreticilerimiz yanlış bilgilere sahiptir
Kükürtün kendisinin Toprak Ph sını düşürdüğünü sanan bir çok üreticimiz vardır.
Halbuki ;Kükürt elementinin kendisinin  Toprak Ph sı düşürmesiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur
Siz eğer reaksiyonları doğru olarak bilmezseniz…
Gerekli ortam şartlarını yaratmazsanız
Atılan toz  veya Granür kükürtler sadece toprağınızı Sarıya boyarlar.
Toprakta çözülemez formlarda kalırlar.
.
Hele hele Granür kükürtler 5 senede bile toprakta çözülmeyen bir yapıda bekler dururlar.

Yüksek dozlarda atılan bu Kükürtler Toprağı Boyamakla kalmazlar. Toprağın EC 

AZOTLU GÜBRELERİN BİLİNÇSİZ KULLANIMI VE MOLİBDEN İLİŞKİSİ.

 AZOTLU GÜBRELERİN BİLİNÇSİZ KULLANIMI VE MOLİBDEN İLİŞKİSİ.


Sularda ve sebzelerde yüksek miktarda nitrat bulunması birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke için ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir.

Nitrat ve nitritin;  Nitrozaminlere dönüşebildiğinin saptanmasıyla
nitrozamin türevlerinin vücudun hemen her yerinde kanser oluşturabildikleri kesin olarak bilinmektedir.

Bu olasılığı ortadan kaldırmak için 
Yetiştirme ortamında kullanılan gübrelerden dolayı oluşan
nitrat ve nitritin azaltılması konusunda gerekli teknolojik çalışmalar yapılmalıdır.

Nitritin akut toksititesi sıktır ve buna bağlı çok sayıda ölümlere neden olabilmektedir.
İnsanlarda nitratın bilinen en yaygın toksik etkisi ise
yeni doğanlar bebeklerde meydana getirdiği methemoglobinemidir.

Yetişkinlerde ise sulardaki  ve gıdalardaki nitrat miktarı arttıkça hipertansiyona bağlı ölümlerin arttığı ve hipertansiyonun ortaya çıkış yaşının küçüldüğü yönünde bulgular gözlenmektedir.
.
60 kg ağırlığındaki bir yetişkinin
günlük alabileceği maksimum nitrat ve nitrit
miktarları sırasıyla; 222 mg ve 3.6 mg'dır.
Bu sınırların üzeri tehditler ve sakıncalar oluşturmaktadır.
Koyu yeşil yapraklı sebzeler
(Roka, maydanoz, ıspanak) ve lahana , karnabahar gibi sebzeler  nitrat içerikleri yüksek ürün sınıfına girmektedir.
Sebzeler içerisinde nitrat içeriği yüksek olan
ıspanakta nitrat içeriğinin azaltılması için,
düşük nitrat içeren  besleme tekniklerinin uygulanması ve  ürünlerin uygun zamanda hasat edilmesi gereklidir.
.
 Domates  nitrat içeriği en düşük sebzeler içerisinde yer almaktadır.
Ama ;Özellikle  kış aylarında sera ürünlerinde nitrat miktarı artabilmektedir
Bu dikkat edilmesi gereken bir husustur.
.

MOLİBDEN TOPRAKLARDA EN DÜŞÜK SEVİYELERDE BULUNAN ELEMENTTİR. 
Fakat bitkiler ve insan sağlığı için çok önemli fonksiyonları bulunmaktadır.

Molibdenin insan sağlığı için en önemli görevi
Enzim faaliyeti ile nitratın amonyuma indirgenmesini sağlayarak ürünlerde nitratın birikimini önlemesidir.
Bu yüzden Toprak analizlerinde Molibden eksikliğine mutlaka dikkat etmek gerekir.

Özellikle Karadeniz bölgemizde yetiştirilen ürünlerde molibden eksikliğinden dolayı oluşabilecek
Nitrat birikmesi riski diğer bölgelerimize göre daha yüksektir.
Bu konuda Tarım Teşkilatlarımızın üreticilerimize gerekli uyarıları yapması çok önemlidir.
.

Geçen sene yaşadığımız bir Ispanak zehirlenmeleri vakaları vardı.
Nedenleri bulunamamıştı.
Acaba bu zehirlenmelere neden olan etmen neyi acaba?

BİTKİLERDE GÜBRELEME

 TARIMSAL ÜRETİMDE TEMEL HEDEF TOPRAĞA GÜBRE ATMAK DEĞİL

 ATILAN GÜBRELERİN BİTKİMİZE GÖNDERMEKTİR.
Toprağa atılan gübrelerin bitkilere nasıl gittiğini çok iyi bilmeliyiz.
Bitkiler ;Bitki çeşidine e göre değişmekle birlikte ihtiyaçları olan azotu temel olarak 3 şekilde alırlar. 
Toplam ihtiyacın:
% 5 ve daha azını amin (nh2) formunda
% 20'sini amonyum (nh4) formunda
% 75'ini ise nitrat (NO3) formunda alırlar. 

NİTRAT FORMUNUN ALINMASI 
Nitrat formu herhangi bir işleme gerek kalmadan, bitki tarafından doğrudan alınabilir formdur diyebiliriz. Yani hazır pişmiş yemek gibi..

AMONYUM FORMUNUN ALINMASI.
Amonyum azotunun %20-30 kadarı  bitki tarafından doğrudan alınabilir. 
Geri kalan % 70-80 kadar kısmının İşlenmesi gerekir ki bitkiler tarafından alınabilsin. 
yani Amonyum formunun, Nitrat formuna dönüştürülmesi gerekir. 
Yani pişmemiş yemek gibi,  pişmesi gerekiyor..

ÜRE GÜBRESİ
Amid formu üre gübresinin içinde bulunan azot formudur 
Bitkiler tarafından alınabilmesi için önce Amonyuma
 daha sonrada Nitrata dönüşmesi gerekir.
yani Bizim Sofrada otururken ve sabırsızlıkla elde çatal bıçak  nefis bir pirzola beklerken ..
canlı bir Koyunun sofraya getirilmesine benzer. 
Önce Koyunun kesilip Çiğ Ete , Daha sonra mangalda pişirilip Nefis Pirzolaya dönüştürülmesi gerekir.
.ŞİMDİ BU İŞLEMLER NASIL OLUYOR BİR GÖRELİM
1-Toprağımızdaki Proteinler ve bileşikler önce ; R-NH2 Amin ve Amino asit  formuna dönüşürler
Bu dönüşmeyi kimler yapar?
Çeşitli mantar ve bakteri gruplarından oluşan Hetorotrofik toprak mikroorganizmaları yaparlar:
Kısaca: MİKROPLAR YAPARLAR

2- Bu aminler önce Amonyak (NH3)  formuna dönüşür
Daha sonra da bu Amonyak Amonyum( NH4 ) formuna dönüşür.
Peki Bu dönüşmeyi kimler yapar.
Çeşitli mantar , bakteri ve aktinomisetler yapar
Kısaca MİKROPLAR YAPAR.

3- Amonyum  formu  önce; Nitrit (NO2) Formuna
daha sonrada;  Nitrat ( NO3) Formuna dönüşerek bitkiler tarafından alınabilir hale gelir.
Peki bu dönüşmeyi  kimler yapar
Nitrosomanas ve Nitrobakter adı verilen ototrofik bakteriler yapar
Yani  MİKROPLAR YAPAR.(yararlı bakteriler)

EĞER SENİN TOPRAĞINDA ORGANİK MADDE YOKSA 
BİZİM MİKRIOPLARIMIZDA YOKTUR.
ÇÜNKÜ ONLARIN ÜREME VE YAŞAMA ORTAMI DA YOKTUR.
NE OLDU ŞİMDİ?
Bizim koyun ahılda kaldı
Bizde elde çatal bıçak Masada kaldık
Çok beklersin derler ya adama 
İşte öyle bir şey.
.
Daha anlatılacak  o kadar çok şey var ki
Örneğin Su olmazsa Toprağa attığın üre Amonyağa dönüşür Havaya uçar gider
50 Kg üre çuvalının 15 gün yağmur yağmazsa 40 Kg mı uçar gider  Yani Senin paracıklarda havaya uçar gider. 
Su sıkıntısının yaşandığı kurak topraklarda  ve pH değerinin yüksek olduğu ortamlarda amonyum azotunun  (NH3) uçucu bir gaz olan (NH3) formuna indirgenip  bu amonyum gazı  uçarak atmosfere karışıp gider.  
.
Hafif ve kumlu, yüksek pH’lı, organik maddece eksik topraklar bitkiler tarafından azot alınımını azalttır.
.
Hiçbir şey bilmiyorsan Okuma yazman var ise 
Ve benim gibi kör değilsen gir internete yaz
Türkiye topraklarında tarlaya atılan Fosforlu gübrelerin kaçta kaçı bitkilere gidiyor ?
Cevap önüne gelecek
% 5-15 
Ortalama % 10
Yani  % 90 nı bitki yerine havaya ,toprağa, suya gidiyor ve çevremizi zehirliyor .

ÇİFTÇİ KARDEŞİM
Toprak analizine bak
Organik Madde:  Yani Çok Düşük  yazıyorsa 
Ph: Çok Yüksek
Kireç Analizinde Yüksek , Kireç ocağı vasfında  çıkıyorsa  
Biriside Sana da hala :20-50 KĞ gübre at diyorlarsa
O parayı birlerine yedirme..

KÜKÜRT FAYDALI MI?

 Kükürt elementi (S) simgesi ile gösterilen bir element olup çoğunlukla metaller ile birleşik olarak demir sülfür, kurşun sülfür ve çinko sülfür ya da kalsiyum sülfat veya diğer bir ismi ile alçıtaşı olarak bulunabilmektedir.


Her besin elementi gibi bitkilerin kükürt elementine de ihtiyaçları vardır ve element eksikliğinde azot eksikliğine benzer bir şekilde yapraklarda homojen (eşik şekilde dağılan) sararmalar meydana gelmektedir. Azot eksikliği ile kükürt eksikliği arasındaki eksiklik karşılaştırmasına baktığımız zaman ise azot eksikliği genellikle alt yaşlı yapraklardan başlarken kükürt eksikliği genellikle üst ve genç yapraklarda başlamak suretiyle kendini gösterebilmektedir.

Kükürt Özellikle Toz Formda Yıllardır Yaygın Şekilde Kullanılmaktadır:

Kükürt su ile temas ettiği sürece ıslanmayan ve herhangi bir şekilde çözünemeyen yapıya sahip bir elementtir. Her ne kadar su içerisinde çözünüyor gibi görünse bile özellikle de elementel toz kükürt mikron çapı düşük olduğu için suda çözünüyor gibi görünse bile çözünme durumu olmamaktadır.

Kükürt su ile asla çözünmez; benzende hafif bir şekilde çözünürken en önemli ve etkili çözücüsü ise çok aşırı zehirli olan karbon sülfürdür.

Normalde su ile birlikte hiçbir şekilde tepkimeye girmeyen kükürt üzerine yağmur yağdıktan sonra güneş ışığına maruz kaldığı sürece "kükürtdioksit" yapısına dönüşerek bitki yapraklarında ve meyvelerde güneş yanıklıklarına sebep olduğu gibi atmosfere salınarak ve asit yağmurlarına sebep olabilmektedir.

Toz kükürt özellikle bağda külleme ve kırmızı örümceklere karşı mücadelede kullanılmaktadır veya toz kükürtün sıvılaştırılmış hali... Kükürtün bu şekildeki kullanımı 18°C altındaki sıcaklıkta etkisi düşük olup ideal etkisini 23-25°C aralığında göstermek olup sıcaklık 25°C üzerine çıktığı zaman bitkide fitotoksik etki yaparak yanmalara sebep olabilmektedir.

Gülleci bulamacı yapımında yoğun şekilde kullanılan ve kaynatılma sonucunda etrafa yayılan gaz haldeki formunun yanı sıra bitkilere uygulanması esnasında da uzun süre sonrasında büyük problemlere yaratabilecek bir elementtir.
Normalde su ile birlikte hiçbir şekilde tepkimeye girmeyen kükürt üzerine yağmur yağdıktan sonra güneş ışığına maruz kaldığı sürece "kükürtdioksit" yapısına dönüşerek bitki yapraklarında ve meyvelerde güneş yanıklıklarına sebep olduğu gibi atmosfere salınarak ve asit yağmurlarına sebep olabilmektedir.

Toz kükürt özellikle bağda külleme ve kırmızı örümceklere karşı mücadelede kullanılmaktadır veya toz kükürtün sıvılaştırılmış hali... Kükürtün bu şekildeki kullanımı 18°C altındaki sıcaklıkta etkisi düşük olup ideal etkisini 23-25°C aralığında göstermek olup sıcaklık 25°C üzerine çıktığı zaman bitkide fitotoksik etki yaparak yanmalara sebep olabilmektedir.

Gülleci bulamacı yapımında yoğun şekilde kullanılan ve kaynatılma sonucunda etrafa yayılan gaz haldeki formunun yanı sıra bitkilere uygulanması esnasında da uzun süre sonrasında büyük problemlere yaratabilecek bir elementtir.


Çoğu Avrupa ülkesi kükürt ihtiva eden tarımsal ürünlerin kullanımı sınırlamış ya da yasaklamış durumdadır. Peki kükürt bu kadar masum madem neden Avrupa ülkeleri bunu kısıtlamış olabilir? Sizce bir bildikleri yok mudur?

Bitkilerimizin kükürte ihtiyaçları yoktur.



26 Ekim 2021 Salı

TÜRKİYE'DE TARIM NE DURUMDA

Dünyanın en büyük üçüncü tohum bankası kapasitesine sahip olan Türkiye, tarım ürün çeşitliliğinde güçlü bir konumda. Sebze, meyve ve diğer emtiaları hem üreten hem de ihraç eden Türkiye pek çok üründe küresel tarım piyasasına etki edebilecek kapasitede.

Dünya tarım piyasasında aktörler

Tarım sektörünün başat aktörleri arasında bulunan Çin, ABD, Hindistan, Endonezya, Brezilya, Japonya, Türkiye ve Nijerya farklı üretim çıktıları ile piyasaya hükmediyorlar. 


Yüksek miktarda buğday ithal eden Türkiye, elde edilen ürünü işleyerek dünyaya un olarak ihraç ediyor. Bu sayede küresel un piyasasına hâkim olan Türkiye, tarımsal ürünleri işleyerek katma değer haline getiriyor.


Küresel tarım piyasasında Türkiye: Yanlış bilinen doğrular

Dünyanın en büyük üçüncü tohum bankası kapasitesine sahip olan Türkiye, tarım ürün çeşitliliğinde güçlü bir konumdadır. Sebze, meyve ve diğer emtiaları hem üreten hem de ihraç eden Türkiye pek çok üründe küresel tarım piyasasına etki edebilecek kapasitede.

ARPA VE BUĞDAY'DA ERKEN EKİM RİSKİ

  ayarlamalıyız." dedi. TÜ Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı olan Prof. Dr. Kaya, AA muhabirine, iklim değişikliğinin etkilerin...